28 Aralık 2014 Pazar

MÖLLER'S


Dünya genelinde Omega 3 yağ asitlerinin sağlığa yararlı etkilerini anlatan 15.000'den fazla bilimsel makale bulunmaktadır. Möller's Omega 3, omega 3 yağ asitleri EPA ve DHA bakımından son derece zengin bir balık yağıdır.

9 Aralık 2014 Salı

ÇOCUKLARINIZLA İLETİŞİMLERİNİZ NASIL?


    Çocuklarınızla göz teması kurarak konuşursanız, çocuklarınız daha çabuk anlayacak ve onunla ilgilendiğinizi bilerek, hissederek, yaşantısında öğrettiklerinizi, daha çabuk uygulayarak sizin ve kendisinin hayatını daha çok kolaylaştıracaktır.

1 Aralık 2014 Pazartesi

ÇEKİLİŞ BİTMİŞTİRRRRRRRRRRRRRRRR.


mutlu anne babalar mutlu çocuklar: KOMŞUDA ÇEKİLİŞ VAR....

Evet Baylar ve Bayanlar, çocuğunuzla birlikte her gün  eğlenerek güzel ve kaliteli zaman geçireceğiniz bir etkinlik kitabını siz takipçilerime vermek istiyorum. Bebeğim Blogu'nun ilk çekilişidir. Gönderme ücreti bize aittir.
Çekiliş 1 ARALIK akşamı saat 20.00 'de bitecektir.

Facebook sayfamızı beğenin ve blogumuzun üyesi olmanız yeterlidir.  


Bu yazıyı herhangi bir sosyal medya hesabınızda paylaşmanızı istiyoruz. Bu yazının altına paylaşım linkinizi,takipçi isimlerinizi, mail adresinizi yazıp bırakıyorsunuz. Bol Şanslar.:)



























18 Kasım 2014 Salı

OYUNCAK NASIL SEÇİLMELİDİR?


Oyuncak sadece çocuğu oyalayan, eğlendiren bir malzeme değil. Zihinsel fonksiyonlarını geliştiren, beden gelişimini sağlayan faydalı bir araç. Bu nedenle de oyuncak alırken çok dikkatli olunmalı, bilinçli davranılmalı. Çünkü çocuklar, oyuncaklarıyla oynarken, problemleri çözmeyi öğreniyor, kendi bedenlerini daha iyi tanıyorlar. Yaratıcılıkları gelişiyor ve liderlik yeteneklerini kazanıyorlar. 

Çocuklar, sahip oldukları sınırsız enerji ve hayal gücünü, uygun oyuncaklarla birleştirdiklerinde, gelişimleri sürekli devam eder. Bu nedenle de çocuklara çok fazla veya gelişi güzel değil, gözlem ve keşif yeteneğini artıran oyuncaklar alınmalı, beden gelişimini sağlayan, yaşına uygun oyuncaklar öncelikli tercih edilmelidir.


Oyuncak, çocuğun zihinsel, bedensel ve psiko- sosyal gelişimini destekliyor.

Çocuk gelişiminde oyun ne kadar önemliyse oyun oynamasına yardımcı olan materyallerde o kadar önemli. Gelişim süreci boyunca çocuğun hareketlerine düzen getiren, zihinsel, bedensel ve psiko-sosyal gelişimlerinde yardımcı olan, hayal gücünü ve yaratıcı yeteneklerini geliştiren tüm oyun malzemelerine oyuncak denilebilir. Çocuğun yaratıcılığını geliştiriyor olması iyi bir oyuncakta olması gereken en önemli özelliktir. Oyuncaklar, çocuğun yaratıcılığını ve seçme, değerlendirme duygusunun gelişmesini sağladığı gibi kendi kendine karar verebilme becerisini kazanmasına da yardımcı olur. Oyuncaklar, çocukların eğlenceli vakit geçirmesini sağlar, renk, boyut, şekil gibi kavramları öğrenmelerine de imkan tanır. Merakını gidermesine ve tatmin olmasına yardımcı olur. Çocuk oyuncağı kırarak, bozarak, tekrar bir araya getirmeye çalışarak merakını giderir. Bozup, yeniden yaptığı oyuncaklar sayesinde yaratıcılığını geliştirir.

Oyuncak alırken bunları hatırlayın!
  • Oyuncaklar sade, ayrıntıları az ve iyi zımparalanmış olmalı.
  • Oyuncağın tüyleri, çocuğun ağzına veya burnuna kaçabileceği için tüysüz olanlar tercih edilmeli.
  • Çocuğun yaşına ve gelişim düzeyine uygun olmalı.
  • Dayanıklı ve sağlam olmalı.
  • Paylaşma duygusunu geliştirici olmalı.
  • Bakımı, tutumu, onarımı kolay ve temizlenebilir olmalı.
  • Yapı ve işleyiş bakımından kolay anlaşılır olmalı.
  • Çocuğun hoşuna gidecek renkte ve yapıda olmalı.
  • Çocukta merak uyandıran ve ilgisini çekecek ağırlıkta ve şekilde olmalı.
  • Çocuğun kas kuvvetiyle orantılı olmalı ve çocuğa zarar verecek nitelikte olmamalı.
  • Sökülüp, takılabilir olmalı. Bu çocuğun öğrenmek ve araştırmak istediğinde oyuncağı kırmak yerine sökebilmesini sağlar.
  • Sağlığına zarar verecek boya, vernik gibi kimyasallar içermemeli.
  • Dil, zeka, yaratıcılık, beden ve kas gelişimine yardımcı olacak nitelikte olmalı.
  • Gözlem, deneyim, keşfetme isteğini uyandırıp, sosyal ilişkilerinin gelişmesine katkıda bulunmalı.
  • Sözlü ifade, okuma-yazma ve matematik öncesi kavramları geliştirici nitelikte olmalı.
  • Göze hoş görünmeli, yapısı ve biçimi zevkli olmalı.
  • Oyuncağın yıkanabilir, dayanıklı ve sağlam olması hijyen açısından son derece önemli.
  • Yutulabilen, kolayca kopabilen, çocuğun ağzına atacağı kadar küçük parçaları olmamalı.
  • Sivri uçları, kesici kenarları, parmaklarının sıkışabileceği ek yerleri ve gözlerine zarar verebilecek çıkıntıları olmamalı.
  • Uzun ip veya benzeri parçalar içermemeli.
  • Çocukların işitme fonksiyonlarını bozacak karakterde ve yükseklikte ses ve gürültü üretmemeli.

12 Kasım 2014 Çarşamba

BEBEKLERE EMZİK VERİLMELİ MİDİR?


Bebeklerde emzik kullanımı her annenin ikilemde kaldığı konulardan birisidir. Bebekler emziklerle sakinleştirildiği için anne açısından kolaylık sağladığından dolayı tercih edilmektedir. Emzik seçimi çok önemlidir. Bebeğin ağız yapısını ve diş yapısını bozmayacak bir emzik seçilmelidir. Aşağıda emzik kullanımı ile ilgili sizleri aydınlatacağını düşündüğümüzü birde video ekledim. İyi seyirler. 


10 Kasım 2014 Pazartesi

İYİ BİR BAKICI NASIL OLMALIDIR?

Annelerin kafası en çok takılan sorulardan biri de, "Doğru bakıcı nasıl seçilir" konusudur.Doğum izniniz bitti ve yeniden işe başlamak zorundasınız.Çocuğunuzu kime bırakacaksınız?...Ve bırakacağınız birileri yok ve bakıcı tutmak zorunda kaldınız ,nelere dikkat etmelisiniz?...

Profesyonel yardım alabileceğiniz çok güvenilir kurumların sayısı gün geçtikçe artıyor ve günümüzde bakıcılık uzmanlık gerektiren bir meslek haline geldi. Çocuklar fazla bakıcı değişiminden olumsuz etkilenir. 30-45 yaş bebek bakıcılığı için ideal yaştır. 

İYİ BİR BAKICI BUNLARI BİLMELİDİR ;

- Çocuğun fiziksel ve psikolojik gelişimini, 
- İlk yardım ve acil müdahale, 
- Çocuk sağlığı ve hastalıkları, 
- Beslenme, 
-Araç gereç kullanımı, 
-Bebeğin hijyeni ve bakımını bilmelidir.



uf olmuş ;)

9 Kasım 2014 Pazar

ÇALIŞAN KADINLARIN DOĞUM VE SÜT İZNİ

Çalışan kadınların doğum ve süt izni


Ülkemiz, kadına siyasi hakların tanınması konusunda dünyanın birçok ülkesinden daha eski bir tarihe sahip olsa da kadının çalışma hayatındaki yeri bakımından hala geri planda kalmaktadır. Ancak zaman ilerledikçe bu durum yavaş yavaş değişmekte ve çalışan kadın sayısı her geçen gün artmaktadır. Avukat Halil İbrahim Çelik, çalışan kadının doğum ve süt izni ile ilgili bilinmesi gerekenleri anlatıyor.


Kadınların iş hayatında ilerlemelerinin önündeki engellerden biri de hamilelik ve doğum sonrası dönemlerde çocuğun bakım durumudur. Bu dönemlerde uzun bir süre iş hayatından ayrı kalan kadının yerini sağlamlaştırmak için İş Kanunu kadınlara doğum ve süt izni imkanı tanımıştır.

Çalışan kadının doğum izni ne kadardır?

İş Kanunu’nda çalışan kadınlara hamilelik nedeniyle doğumdan önce 8 ve sonrasında 8 hafta olmak üzere toplamda 16 hafta izin verilmesi temel esas olarak yer almaktadır. Çoğul gebelik halinde ise (ikiz vb.) doğumdan önceki süreye 2 hafta daha eklenir. Yani toplamda 18 haftalık bir doğum izni ortaya çıkar. Kadın işçi talep ederse eğer bu sürelerden sonra bu defa kendisine 6 aya kadar ücretsiz bir izin verilebilir. Yani doğum izni olarak toplamda 10 ay civarında bir izin alınmasının önü İş Kanunu tarafından açılmıştır. Alınan bu izinler kadınların yıllık ücretli izin hesabında dikkate alınmaz. Eğer ortada bir doktor raporu var ise bu süreler doktorun öngöreceği oranlarda da arttırılabilir. Ayrıca hamilelik dönemi boyunca kadınların kontrolleri için işveren tarafından kendilerine gerekli izinler verilmelidir. Ayrıca kadın işçinin yaptığı iş hamileliğine uygun değil ise doktor raporu ile daha hafif işlerde çalıştırılabilir. Bu izin sürelerinin tamamı kadın devlet memurları için de geçerlidir. Kadın devlet memurları da aynı sürelerle doğum izni kullanabilir.

Erken doğum halinde kullanılamayan doğum öncesi izinler doğum sonrasına eklenir

Kadın işçi yukarıda saydığımız doğum izinlerinin tamamını tek seferde kullanmak zorunda değildir. Örneğin, hekim raporu ile çalışmasında sakınca olmayan durumlarda doğumdan önceki 3 haftaya kadar iş yerinde çalışmaya devam edebilir. Burada kadın işçinin hakkı olan 8 haftadan kalan 5 haftalık süre doğum sonrası iznine eklenir. Bu defa doğum sonrası olan 8 hafta 13 haftaya çıkmış olur. Ayrıca kadın işçinin erken doğum yapması halinde de kullanamadığı doğum öncesi izinler doğum sonrasına eklenir. İş Kanunu burada ciddi bir esneklik pay bırakmıştır.

Kadın gazetelerin doğum izin süreleri farklı

Doğum izni ile alakalı durum kadın gazeteciler için ayrıca düzenlenmiştir. Kadın gazeteciler İş Kanunu’na değil Basın İş Kanuna tabiidirler. Bu kanuna göre kadın gazeteciler hamileliklerinin 7. ayı ile doğumdan sonraki 2. aya kadar izinli sayılmışlardır. Ayrıca bu kanuna göre doğum gerçekleşmez veya çocuk ölü doğarsa bu defa olaydan itibaren 1 ay daha kadın gazeteciye izin verilir.

Çocuk 1 yaşına gelene kadar günde 1,5 saat süt izni

Doğumdan sonra bu yasal izin süreleri dolsa bile yeni doğan çocuk 1 yaşına gelene kadar anneye her gün 1,5 saat süt izni verilir. Bu süt izninin hangi saatler arasında ve kaça bölünerek kullanılacağı annenin takdirine bırakılmıştır. Süt izni işçinin çalışma süresinden sayılır ve izinler için ücretten herhangi bir kesinti yapılamaz. Uygulamada genel olarak doğumdan sonra çocuk 1 yaşına gelene kadar kadın işçilere süt izni için haftada 1 gün ekstradan izin verilmektedir.
Kadın devlet memurları için süt izni biraz daha farklı düzenlenmiştir. Çocuğun ilk 6 aylık döneminde süt izni günlük 3 saat ikinci 6 aylık döneminde ise süt izni kadın işçilerde olduğu gibi günlük 1,5 saat olur. Bu süt izinlerinin nasıl kullanılacağı veya bölünme durumu da yine kadın memurun insiyatifine bırakılmıştır.
http://www.hurriyetaile.com/bebek/emzirme-ve-anne-sutu/calisan-kadinlarin-dogum-ve-sut-izni_13473.html  alıntıdır. 

7 Kasım 2014 Cuma

Uyumayan Bebekle Baş Etme Yolları ...

Anneler için uyumayan bebekle baş etme yolları
Hepimiz ideal anneler olmak, bebeklerimizin tüm büyüme ve gelişim süreçlerini olabildiğince az stresle geçirmek ve emzirme, temel bakım,uyku gibi konuları öncelikle düzene koymak istiyoruz.

Tabii ki bu en doğal annelik isteği. Uykukonusuna aşırı takıntılı, kendisi de uykuya çok düşün, istemeden uyandırılırsam canavara dönüşen bir insan olarak uykunun yaşam kalitesindeki önemini çok iyi biliyorum. Bu nedenle de her üç çocuğumda da en başta takıntı haline getirdiğim konu uyku oldu. Uğraştım başardım da...

Annelik öyle bir kocaman ağaç ki direnmeden, dik durmadan, çaba göstermeden meyve vermiyor. Kendinize iyi bakmanız çocuklarınıza iyi bakmanızı sağlıyor.

Uyku konusuna bu kadar önem vermemin iki temel nedeni vardı.

Kendim için; iyi uyuyarak dinlenebilmek yorgunluğumu minimum seviye indirmek ve bebeğimle daha iyi ilgilenebilmek için enerji toplamak ile bebeklerim için; uykusunu iyi almaları uyanık oldukları süreçlere pozitif etki yapması, yemekte, oyunda, özlük bakım diğer şeylerde sorun yaşamamak.

Bütün bunlarla ilgilenirken tabii çocukların kendilerine özel yapılarıyla hazır halde doğduklarını unutmamak gerekiyor. Siz uykusuz bir insansanız bebeğiniz de öyle olabilir. Bunu da kabullenerek çözüm üretmek gerekiyor.

Anneler, annelere tavsiyeler veriyor, özellikle yeni annelerin çok sorusu oluyor, benzer bir çok konuda web sitemiz hthayat.com'da biz de yeterince haberlerimiz ve uzman yanıtlarımız ile destek oluyoruz annelere. Bugün ise gazete sayfalarımızdan, bizlere en çok soru gelençocuklar ve uyku konusunu paylaşmak istiyorum sizlerle ki gazete okurlarımıza da destek olabilelim. Son zamanlarda en çok konuşulan konulardan biri uyku çünkü...


Neden bebekler parmak emerler?


Bir yaş civarı çocukların hemen hemen yarısının parmağını emdiğini belirten uzmanlar, yaşamın ilk yıllarında görülen parmak emmenin anne babalar tarafından bir sorun olarak algılanmaması gerektiğini, güçlü emme duygusu ile doğan bebeklerin emerek psikolojik tatmin yaşadıklarını belirtiyorlar. Parmak emme çocuk için ne zaman bir sorunu işaret eder sorusunu Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Demet Matben yanıtlıyor.
Parmak emme çocuklarda psikolojik bir etken olmaksızın 3-4 yaşına kadar görülen ve olağan kabul edilen bir durumdur. Parmak emme çoğu zaman beslenmeye bağlı olmaz ve açlıktan kaynaklanmaz. Ağızdan haz da alındığı için parmak emme, emme bebeğe psikolojik doyum da sağlar. Bu nedenle 1 yaş civarı çocukların hemen hemen yarısı parmaklarını emer. 18. ayda parmak emme sıklaşır ve 3-4 yaşına normal kabul edilir. Çocuğunuz 4-5 yaşlarına gelmiş ve hala parmak emme alışkanlığı devam ediyorsa ona bu davranışının çocukça olduğunu anlayabileceği bir dille anlatmanız gerekir.

BEBEKLERDE TIRNAK BAKIM NASIL YAPILMALIDIR?




Tırnak bakımı
Yeni doğan bebeğin tırnakları anne babanın beklediğinden daha uzundur. Kendini tırmalamasını önlemek için tırnaklarının kısa ve düzgün kesilmesi gerekir ya da ellerine bebek eldiveni takılabilir.
Tırnakların kesilmesi için en uygun zaman, yumuşak olacakları için banyo sonrasıdır. Ama siz uyurken kesmeyi daha rahat bulabilirsiniz. İlk haftalarda tırnaklarının haftada iki kez gibi bir sıklıkla kesilmesi gerekir. Büyüdükçe, tırnaklarını sık sık kontrol ederek çok fazla uzamadan kesin. Tırnakların kısa ve temiz olması yuvaya ya da okula başlarken çok daha önemlidir; çünkü tırnakların uzun olması çeşitli barsak parazitlerine yakalanma olasılığını arttırır.
Ayak tırnakları el tırnaklarından daha yavaş uzar. Bu nedenle ayda bir ya da iki kez kesmeniz yeterli olabilir. Bebeklerin tırnakları yumuşak ve esnektir ama büyüdükçe sertleşir. Çocuğunuzun tırnaklarını kesmek için bebek tırnak makası ya da ucu küt bir makas gerekir. Kesme işlemi sırasında tırnak diplerini hafifçe bastırarak ayırın.

Tırnak yeme
Çocukların üçte biri tırnak yeme alışkanlığı edinir. Çocuk bir konuya, örneğin televizyon izlemeye yoğunlaştığı zaman farkında olmadan tırnak yiyebilir. Tırnak yemek tek başına ciddi bir duygusal sorun olduğunu göstermez, yalnızca baskıyı rahatlatma yoludur. Çocuğunuzun tırnak yediğini fark ettiğinizde yumuşak bir biçimde bunu neden yaptığını sorun.
Pek çok çocuk tırnak yiyerek büyür, ancak bu alışkanlık yetişkinliğe dek sürebilir. Küçük çocuklarda ara sıra olan tırnak yeme görmezlikten gelinebilir, ama ona o anda ilgileneceği başka bir şey verilerek unutturulabilir. Kız çocuğunun tırnaklarını oje ile boyamasına izin verilerek tırnaklarıyla övünç duyması ve böylece tırnak yemeyi bırakması sağlanabilir.

Tırnak batması
Bir ayak tırnağı kenarına batarak kızarıp şişmesine ve hatta iltihaplanmasına neden olabilir. Bu, küçük çocuklardan çok buluğ çağından itibaren görülür. Bu durumda bir hekime ya da sağlık uzmanına danışmanız gerekir. Tırnak batması olmaması için çocuğunuza tırnağının kenarını hafif yuvarlatarak kesmesini tembihleyin. Kiropodistler ( ayak sağlığı uzmanları ) ayak tırnaklarının parmağın kenarına uygun bir eğri ile – daha önce önerildiği gibi düz değil – kesilmesini önermektedirler. 
 http://www.leyleklergetirdi.com/0-12-ay_bebeklerde-sac-ve-tirnak-bakimi.bebek?PHPSESSID=8uhtl37jcgii0hmnj4522idmu2 alıntıdır. 

BEBEKLERDE SAÇ BAKIMI


Bazı bebekler saçlı doğarken diğerleri ise saçsız ya da birkaç tel saçla doğar. Asıl saçlar çıkmadan önce, dört aylıkken bütün bebekler saçlarının bir bölümünü ya da tamamını kaybederler.
Yeni doğmuş bebeğin saçı daha sonra çıkacak olan saçtan renk ve yapı olarak farklıdır. Saçın büyüme hızı ayda 1 cm’dir, ama bazı bebekler 12 aylık olduğunda bile saçsız, bazıları ise seyrek saçlıdır. Bebeğin uyurken kafasını koyduğu yerdeki bölüm de saçsız olabilir – bebek büyüdükçe bu durum düzelir.
Çocuğunuzun saçını yıkamak
Bebeğin saç bakımı kolaydır, her gün yıkanması gerekmez. Vücudunu yıkarken saçını da birlikte yıkayabilirsiniz. Diğer zamanlarda nemli bir bezle silebilir ve yumuşak bir bebek saç fırçası ile fırçalayabilirsiniz. Çocuğunuzun büyümesi ile birlikte saçını yıkamak zorlaşır. Pek çok çocuk yüzüne su gelmesinden nefret eder ve şampuanın gözlerini yakmasından korkar; normal şampuan kullanmaktan kaçınmalı, göz yakmayan bebe şampuanı kullanmalısınız. Çocuğunuz eğer her yıkamada huysuzluk ediyorsa, gözüne sabun kaçmasından korkuyor olabilir. Saçını yıkarken bir saç kalkanı kullanmayı da deneyebilirsiniz.
Kız çocuğunuzun saçı uzunsa durulama gerektirmeyen sprey kremlerden kullanabilirsiniz. Çocuğunuzun huzursuzluğu devam ederse, banyoda başını geriye doğru atmasını söyleyin ve yüzüne su gelmeden saçını yıkayın. Başka bir seçenek de saç yıkamayı bir oyun haline getirmektir. Saçını köpürtüp aynayı yüzüne tutarak güldürmek ve saçına suyu kendisinin dökmesini sağlayarak aynada köpüklerin nasıl gittiğini göstermek işe yarayabilir. Çocuğunuz saçının yıkanmasını gerçekten sevmiyorsa, saçını kısa kestirin ve yıkanmasını isteyene dek düzenli olarak nemli bir bezle silin. Yeterince büyüdükten sonra berbere gidip saçlarının yıkanıp taranmasından hoşlanabilir.
Çocuğunuzun saçını fırçalamak
Uzun saçın karışmasını önlemek için düzenli olarak fırçalamak gerekir; ancak saç ıslakken geniş ağızlı bir tarak kullanılmalıdır. Kızınızın saçını örüyor ya da arkaya topluyorsanız, çok sıkı olmamasına özen gösterin. Bu, saçın dökülmesine ve bazı yerlerin seyrek kalmasına neden olabilir. Lastik bant kullanmaktan da kaçınılmalıdır. Bu şekilde saç karmakarışık ve düğüm olur.
Küçük bebeklerde başlık kullanmak çok yaygındır ama büyüdükçe bu tür başlıklar bitlenmeye neden olabilir. Bitlenmenin temiz olmamakla ya da bebeğin iyi bakılmamasıyla bir ilgisi olmadığını da unutmayın.
http://www.leyleklergetirdi.com/0-12-ay_bebeklerde-sac-ve-tirnak-bakimi.bebek?PHPSESSID=8uhtl37jcgii0hmnj4522idmu2  alıntıdır.   

KUR'AN-I KERİM 'DE GEÇEN ERKEK BEBEK İSİMLERİ



A harfi ile başlayan erkek bebek isimleri
Abbas, Abdi,Abdulaziz,Abdulbaki,Abdulhamit,Abdulkerim,Abdullah,Abdurrahman,Abidin,Abuzer,Acahan,Acar,Aclan,Adal,Adem,Adil,Adnan,Affan,Afşin,Ahmet,Ahsen,Akif,Alaaddin,Ali,Asım,Avni,Azmi,Aziz
B harfi ile başlayan erkek bebek isimleri
Bahadır,Bahaeddin,Bahtiyar,Baki,Basri,Batur,Bayezid,Bayram,Bedir,Bedreddin,Bedri,Behçet,Behlül, Behram,Bekir,Berat,Beşir,Bilal,Buhari,Burhaneddin,Bünyamin,

4 Ekim 2014 Cumartesi

SU ÇİÇEĞİ HASTALIĞI...


Su Çiçeği Tedavisi Banyo


Suçiçeği nedir tedavisi nasıl olur

Suçiçeği çocukluk çağında en sık görülen ve ateşli, döküntülü viral enfeksiyonlardandır. Çok bulaşıcıdır. Doğrudan temas veya solunum yoluyla bulaşır. En sık ilkbahar ve kışın salgınlar yapar. Çocukların çoğu 10 yaşından önce geçirir. (Ancak bir tıp deyişi vardır ki hastalığın hassas herkeste görülebileceğini vurgular: Suçiçeği mezrada bile geçirilebilir). Hayat boyu bağışıklık bırakır. İyileşse bile ileride zona şeklinde yineleyebilir.

Belirtiler ve Tanı:

Hastalık virüs alındıktan 1- 3 hafta sonra döküntü ve ateşle başlar. İlk döküntü saçlı deri, boyun ve yüzde başlar. Kırmızı lekeler şeklinde başlayıp içi su dolu kabarcık halini alır, kaşınır. Döküntü sayısı 10–15 ile 500 arasında değişebilir. Kaşınan yerlerin mikrop kapması ile iltihaplanabilir. Halsizlik, kırıklık da yapar. Ağız içi ve damakta da döküntü görülebilir. Buna bağlı olarak iştahsızlık ve yutma güçlüğü olur.

Tedavi:

Kaşıntıyı azaltmak için antialerjik ilaçlar verilir. Çok kaşınıyorsa tedaviye antialerjik losyonlar eklenebilir. Ateş için aspirin dışı ateş düşürücüler tercih edilir.

Yan etkileri:

1-Zona: Suçiçeği virüsü sinir uçlarında uykuya yatıp uzun yıllar sonra uyanarak ağrılı sulantılı bir cilt hastalığı yapar. Buna zona denir.

2- Suçiçeği seyri sırasında ensefalit (beyin iltihabı), menenjit (beyin zarı iltihabı), serebellit (beyincik iltihabı) görülebilir.

Suçiçeği hakkında yanlış bilinenler:

Banyo yapılmaz: Kese – sabun yapılmadığı taktirde banyo yapılabilir. Özellikle antiseptik sabunlarla cildin temizlenmesi önerilebilir bile.

Yumurta yenmemelidir: Suçiçeği alerjik bir hastalık değildir ki yumurta vs kısıtlansın.

Annenin suçiçeği geçirmiş olması bebeği korur mu? Hayır, annenin suçiçeği geçirmesiyle ortaya çıkan antikorlar bebeğe geçemez ve bebeği pasif olarak koruyamaz.

Dikkat: Kesinlikle aspirin verilmemelidir, güneşe çıkarılmamalıdır. Güneşte sulantılı döküntüler azabilir.

internetten alıntıdır. (http://www.frmez.org/cilt-sagligi/182095-su-cicegi-tedavisi-banyo.html)

Kızamık Nasıl Olur? Kızamık Belirtileri ve Tedavisi Kızamık nasıl bir hastalıktır? Kızamık belirtileri nelerdir? Kızamık kimlerde görülür, dikkat edilmesi gereken durumlar, kızamık hastalığı nasıl anlaşılır?



Daha ziyade 3-10 yaşları arasında görülen bulaşıcı bir hastalıktır. Tıp dilinde morbilli denilen bu hastalığın nedeni, bir çeşit virüstür. Kızamıklı hastanın tükürük damlacıkları aracılığı ile sağlamlara da bulaşır. Bu nedenle, kızamık lekeleri kaybolduktan sonraki 10 gün içinde de hastayı, sağlıklı kimselerle görüştürmemek gerekir. Hastalık mikrop alındıktan sonra 10 gün içinde orataya çıkar. Hastanın gözleri kızarır, burnu akar, hapşırır, öksürür. Ateş yükselir. Baş ağrılarından şikayet eder. Kuvvetli ışıktan rahatsız olur. Bu belirtilerden aşağı yukarı 4 gün sonra küçük kırmızı ufak lekeler görülmeye başlar. Bunlar grup halindedir. Bu dönemde dudaklarda kuruluk ve dilde paslanma dikkati çeker. Bir süre sonra da kızamık lekeleri yüzün her tarafına, boyuna, göğse, kollara, karına, ve bacaklara yayılır. Bu dönem 3-4 gün devam eder. Sonra ateş yavaş yavaş ya da birdenbire düşerek belirtiler kaybolur. Hastanın odası güneş görmeli ve çok temiz olmalıdır. Oda ısısı 18-20 derece arasında tutulmalı, günde en az iki kere havalandırılmalı ve hastanın üşütmemesi için azami dikkat gösterilmelidir. Ayrıca, hastanın ağız, burun ve beden temizliğine özen gösterilmelidir. Bunlara dikkat edilmediği takdirde hastalık, zatürree, bronkopnömoni, zatülcenp, ortakulak iltihabı veya ensafalit gibi tehlikeli hastalıklara neden olabilir. Kızamık geçirenler, bağışıklık kazanıp bir daha kızamık olmazlar. Ayrıca çocuklara 2 yaşında yaptırılacak kızamık aşısı da bağışıklık sağlar. Hastalığın kolayca geçmesi ve bir başka hastalığa neden olmaması için aşağıdaki reçeteler uygulanır.



Çocuklarda ödül mü, ceza mı yoksa hiçbiri mi?...





Ödül mü, ceza mı yoksa hiçbiri mi?



Çocuğunuzu yaptığı olumlu bir şey karşılığında ödüllendiriyor musunuz? Ya da istemediğiniz bir davranışta bulunduğunda ona ceza veriyor musunuz? Pek çok anne gibi ben de çocuklarımı yetiştirirken ödül ve ceza verme konusunda kararsız kalabiliyorum. 


Çocuklarda ödül ve ceza sistemi uzun yıllardır kullanılan bir disiplin yöntemi. Ancak son yıllarda bu yöntemin doğruluğu tartışılıyor. Çünkü yapılan bazı araştırmalarda ödül  ve cezanın kısa sürede etkili olsa da uzun vadede negatif sonuçları olduğu ortaya çıkıyor. Örneğin;  bir çalışmada çocuklardan resim yapmaları isteniyor. Bir grup çocuğa yaptıkları resim karşılığında ödül veriliyor. Diğer gruba ise verilmiyor. Ödül verilen çocukların bir süre sonra ödülü tekrar alabilmek için aynı tarzda resim yaptıkları bulunmuş. Ödül verilmeyen çocuklar ise özgün, yaratıcı resimler yapmışlar. Bu da demektir ki ödül belli davranışın tekrar edilmesini sağlamak için işe yarıyor ancak içsel motivasyonu, yaratıcılığı köreltebiliyor. 

Özellikle okul öncesi dönemde iyi davranışı teşvik etmek adına nadiren de olsa çıkartmalar vermek mümkün.  ‘Çok güzel olmuş!’ gibi sözler de ödül yerine geçiyor. Ancak yapılan her resmin muhteşem olduğunu söylemek, çocuk yapması gerekenleri yapmadığında bile onu övgüye boğmak hem sorumluluk duygusunun gelişmesini engelliyor hem de çocuğun özgüvenine zarar veriyor. ‘’İyi şeyler yaptığımda baksana nasıl da seviniyorlar, ben hep onları sevindirmeye çalışayım’’ deyip performans odaklı olabiliyor.  

Ödül ve övgüde sonuca değil, çocuğunuzun çabalarına vurgu yaparsanız çok daha olumlu olur çünkü çocuklar sonuç odaklı oldukları zaman en ufak bir başarısızlıkta dağılabiliyorlar. 

Cezaya gelince, çocuk eğitiminde cezaya yer vermek doğru değil. Olumsuz davranışı önlemenin ceza vermek dışında birçok yolu var. Çocuklara vurmak, bağırmak, küçük düşürmek, utandırmak, bir yere kapatmak, küsmek gibi cezalar onların özgüven ve benlik saygısında yaralar bırakıyor, ebeveynleri ile arasındaki güven ilişkisini bozuyor. 

Ceza yerine ‘En sık uygulanan time out yani mola yöntemi. Olumsuz bir davranışta bulunan çocuk odasına gönderiliyor.  Ancak bu çok da doğru değil. Çocuğun bir yetişkinle bağlantı hissini kaybetmesine izin vermemeli.
Bazı durumlarda ortamdan uzaklaşmak gerekiyor ancak ceza köşesi değil rahatlama köşesi yapılması daha doğru. Ayrıca doğru davranışı bizden görmeleri çok önemli. Buna model olmak diyoruz. 

2 Ekim 2014 Perşembe

ANNE VE BABALAR İÇİN ÖNEMLİ KONU ...BEZ DEĞİŞTİRMEK VE BEZ BAĞLAMAK...


Yeni doğan bir bebek günde ortalama 6 defa altını ıslatır.Bebeğiniz altını ıslatır ıslatmaz hemen mutlaka bezini değiştirin. Pişik oluşumunu engellemek için sık sık bezini değiştirmekte fayda vardır. Pişik olursa eğer bebeğinizin tenine zarar vermeyecek bir pişik kremi sürebilirsiniz.

Kız ve erkek çocuklarının altını temizlerken yukarıdan aşağıya doğru silinmelidir.Sadece anne sütü ile beslenen bebeklerin dışkıları sarıdan yeşile kadar çeşitlilik gösterir.Bebeklerin ilk aylarında dışkı sayıları fazladır. (6-8 kez).Anne sütü ile beslenen bebeklerin de dışkıları cıvık olur. Erkek bebeklerde sünnet derisini geriye çekip temizlemeye çalışmayın.

Bebeklerde göbek bağı ne zaman düşer?



         Göbek bağı ya da göbek kordonu anne karnındaki bebeğin beslenmesine yarayan dokuya verilen isimdir. Plasentadan gelen besin ve oksijeninin bebeğe aktarılmasını sağlar. Doğumla birlikte işlevi sona erer. Bu bağ, bebek doğduktan hemen sonra steril şartlarda ve belli bir uzaklıkla kesilir. Bu bağın uygun koşullarda kesilmesi çok önemlidir. Çünkü aksi takdirde anneden bebeğe veya bebekten anneye fazla kan transferi olabilir. Ayrıca, göbek bağının hijyenik olmayan bir ortamda kesilmesi tetanoza varan sonuçlara yol açabilir.

Bebeğin doğumundan sonra göbek bağı düşene kadar günlük bakımı yapılmalıdır. Günde iki kez alkol ve steril gazlı bez ile pansuman yapılmalıdır. Göbek bağı yoluyla bebeğin vücuduna enfeksiyon girebilir, o nedenle bu pansumana çok özen gösterilmesi gerekir.

Göbek bağının bebek doğduktan sonra 3 ile 20 gün arasında düşmesi normaldir. Bu süre daha da uzarsa bebeğin bağışıklık sistemiyle ilgili bir problem olabilir. Bu nedenle mutlaka doktora başvurulması gerekir. 

Bebek doğduktan 2 gün sonra yıkanabilir. Genellikle bebeğin göbek bağı düşüne kadar yıkanmayacağı ile ilgili yaygın bir inanış vardır.  Oysaki göbek bağı bebeğin yıkanması ile ilgili herhangi bir engel oluşturmaz. Ancak yıkanmadan önce ve sonra göbek bağının bakımına çok özen gösterilmelidir.
Eğer videolu öğrenmek isterseniz linki tıklayın lütfen. 

Yeni doğan bebekleri giydirirken nelere dikkat edilmelidir?

Yeni doğan bebekleri giydirirken, ilk önce kafasını geçirmekte yarar vardır. Özellikle seçtiğimiz tulum ya da bodylerin esnek bir yapısı olması ya da yan tarafında bir çıtçıtı olması gerekir. Kafasını geçirdikten sonra, kollar ve vücudunu geçirebilirsiniz. Üste giydirilen tulumun önde çıtçıtının olmasında yarar vardır.( Videolu anlatımı aşağıdadır.) 



Bebeğimizin diş çıkarmak üzere olduğunu nasıl anlarız? Bebeğin diş çıkarırken çektiği ağrıyı nasıl azaltabiliriz?

Diş çıkarma dönemlerinde bebeklerin huzursuzluğu çoğumuz için büyük bir sorundur. Ne yapacağımızı bilemez, belki de onunla birlikte ağlamaya başlarız biz de. Özellikle ilk dişlerin çıkmaya başladığ 4-6 aylık dönemde, bebeğin ağrısını dindirmek için neler yapabileceğinizi biliyor musunuz? 


24 Eylül 2014 Çarşamba

8-9-10-11-12 Aylık bebeğiniz gelişimsel görevlerini yerine getiriyor mu?


  • Yardımsız oturma pozisyonuna geçebilir. (8-10 aylık)
  • Emekleyebilir.
  • Oturma pozisyonundan emeklemeye veya karın üstü yatmaya geçebilir.
  • Kendini dik konuma getirebilir.
  • Masa benzeri nesnelere tutunarak adım atabilir.
  • Çok kısa süreli desteksiz ayakta durabilir.
  • Desteksiz 2-3 adım atabilir.
  • Baş parmağı ve işaret parmağı ile nesneleri tutabilir(7-10 aylık)
  • İki nesneyi birbirine çarpabilir.
  • Nesneleri kutuya koyabilir.
  • Kutudan nesneleri çıkarabilir.
  • İşaret parmağı ile nesneleri işaret eder.
  • Karalama yapmayı taklit etmeye çalışır.
  • Nesneleri farklı yollarla keşfeder. (sallama, çarpma, atma vb.)
  • Nesne isimlendirildiğinde doğru resme bakar.
  • Saklanmış oyuncağı rahatlıkla bulabilir. (10-12 aylık)
  • Jestleri taklit eder.(9-12 aylık)
  • Kısa yönergeleri uygulayabilir.
  • «Hayır»ı anlayabilir.
  • Baybay yapmak gibi jestleri uygulayabilir.
  • Baba, dede gibi hece tekrarlarını belirli kişiler için kullanır.
  • Dada, mama gibi sözcükleri tekrar eder.
  • Ünlem sözcükleri kullanabilir.
  • Yabancıların yanında kaygılanır.
  • Ebeveyninden uzaklaştırıldığında ağlar.
  • Belirli kişi ve nesnelere daha çok ilgi gösterir.
  • Elleriyle kendini besler.
  • Giyinirken kolunu-bacağını uzatabilir.
  • Oyununda günlük yaşam aktivitelerini taklit eder.
  • İllgi için jestleri ve sözcükleri tekrar etmeyi dener.

Eğer çocuğunuz aşağıda listelenen davranışları yapamıyorsa, dikkatli olmanızı öneririz.