4 Ekim 2014 Cumartesi

SU ÇİÇEĞİ HASTALIĞI...


Su Çiçeği Tedavisi Banyo


Suçiçeği nedir tedavisi nasıl olur

Suçiçeği çocukluk çağında en sık görülen ve ateşli, döküntülü viral enfeksiyonlardandır. Çok bulaşıcıdır. Doğrudan temas veya solunum yoluyla bulaşır. En sık ilkbahar ve kışın salgınlar yapar. Çocukların çoğu 10 yaşından önce geçirir. (Ancak bir tıp deyişi vardır ki hastalığın hassas herkeste görülebileceğini vurgular: Suçiçeği mezrada bile geçirilebilir). Hayat boyu bağışıklık bırakır. İyileşse bile ileride zona şeklinde yineleyebilir.

Belirtiler ve Tanı:

Hastalık virüs alındıktan 1- 3 hafta sonra döküntü ve ateşle başlar. İlk döküntü saçlı deri, boyun ve yüzde başlar. Kırmızı lekeler şeklinde başlayıp içi su dolu kabarcık halini alır, kaşınır. Döküntü sayısı 10–15 ile 500 arasında değişebilir. Kaşınan yerlerin mikrop kapması ile iltihaplanabilir. Halsizlik, kırıklık da yapar. Ağız içi ve damakta da döküntü görülebilir. Buna bağlı olarak iştahsızlık ve yutma güçlüğü olur.

Tedavi:

Kaşıntıyı azaltmak için antialerjik ilaçlar verilir. Çok kaşınıyorsa tedaviye antialerjik losyonlar eklenebilir. Ateş için aspirin dışı ateş düşürücüler tercih edilir.

Yan etkileri:

1-Zona: Suçiçeği virüsü sinir uçlarında uykuya yatıp uzun yıllar sonra uyanarak ağrılı sulantılı bir cilt hastalığı yapar. Buna zona denir.

2- Suçiçeği seyri sırasında ensefalit (beyin iltihabı), menenjit (beyin zarı iltihabı), serebellit (beyincik iltihabı) görülebilir.

Suçiçeği hakkında yanlış bilinenler:

Banyo yapılmaz: Kese – sabun yapılmadığı taktirde banyo yapılabilir. Özellikle antiseptik sabunlarla cildin temizlenmesi önerilebilir bile.

Yumurta yenmemelidir: Suçiçeği alerjik bir hastalık değildir ki yumurta vs kısıtlansın.

Annenin suçiçeği geçirmiş olması bebeği korur mu? Hayır, annenin suçiçeği geçirmesiyle ortaya çıkan antikorlar bebeğe geçemez ve bebeği pasif olarak koruyamaz.

Dikkat: Kesinlikle aspirin verilmemelidir, güneşe çıkarılmamalıdır. Güneşte sulantılı döküntüler azabilir.

internetten alıntıdır. (http://www.frmez.org/cilt-sagligi/182095-su-cicegi-tedavisi-banyo.html)

Kızamık Nasıl Olur? Kızamık Belirtileri ve Tedavisi Kızamık nasıl bir hastalıktır? Kızamık belirtileri nelerdir? Kızamık kimlerde görülür, dikkat edilmesi gereken durumlar, kızamık hastalığı nasıl anlaşılır?



Daha ziyade 3-10 yaşları arasında görülen bulaşıcı bir hastalıktır. Tıp dilinde morbilli denilen bu hastalığın nedeni, bir çeşit virüstür. Kızamıklı hastanın tükürük damlacıkları aracılığı ile sağlamlara da bulaşır. Bu nedenle, kızamık lekeleri kaybolduktan sonraki 10 gün içinde de hastayı, sağlıklı kimselerle görüştürmemek gerekir. Hastalık mikrop alındıktan sonra 10 gün içinde orataya çıkar. Hastanın gözleri kızarır, burnu akar, hapşırır, öksürür. Ateş yükselir. Baş ağrılarından şikayet eder. Kuvvetli ışıktan rahatsız olur. Bu belirtilerden aşağı yukarı 4 gün sonra küçük kırmızı ufak lekeler görülmeye başlar. Bunlar grup halindedir. Bu dönemde dudaklarda kuruluk ve dilde paslanma dikkati çeker. Bir süre sonra da kızamık lekeleri yüzün her tarafına, boyuna, göğse, kollara, karına, ve bacaklara yayılır. Bu dönem 3-4 gün devam eder. Sonra ateş yavaş yavaş ya da birdenbire düşerek belirtiler kaybolur. Hastanın odası güneş görmeli ve çok temiz olmalıdır. Oda ısısı 18-20 derece arasında tutulmalı, günde en az iki kere havalandırılmalı ve hastanın üşütmemesi için azami dikkat gösterilmelidir. Ayrıca, hastanın ağız, burun ve beden temizliğine özen gösterilmelidir. Bunlara dikkat edilmediği takdirde hastalık, zatürree, bronkopnömoni, zatülcenp, ortakulak iltihabı veya ensafalit gibi tehlikeli hastalıklara neden olabilir. Kızamık geçirenler, bağışıklık kazanıp bir daha kızamık olmazlar. Ayrıca çocuklara 2 yaşında yaptırılacak kızamık aşısı da bağışıklık sağlar. Hastalığın kolayca geçmesi ve bir başka hastalığa neden olmaması için aşağıdaki reçeteler uygulanır.



Çocuklarda ödül mü, ceza mı yoksa hiçbiri mi?...





Ödül mü, ceza mı yoksa hiçbiri mi?



Çocuğunuzu yaptığı olumlu bir şey karşılığında ödüllendiriyor musunuz? Ya da istemediğiniz bir davranışta bulunduğunda ona ceza veriyor musunuz? Pek çok anne gibi ben de çocuklarımı yetiştirirken ödül ve ceza verme konusunda kararsız kalabiliyorum. 


Çocuklarda ödül ve ceza sistemi uzun yıllardır kullanılan bir disiplin yöntemi. Ancak son yıllarda bu yöntemin doğruluğu tartışılıyor. Çünkü yapılan bazı araştırmalarda ödül  ve cezanın kısa sürede etkili olsa da uzun vadede negatif sonuçları olduğu ortaya çıkıyor. Örneğin;  bir çalışmada çocuklardan resim yapmaları isteniyor. Bir grup çocuğa yaptıkları resim karşılığında ödül veriliyor. Diğer gruba ise verilmiyor. Ödül verilen çocukların bir süre sonra ödülü tekrar alabilmek için aynı tarzda resim yaptıkları bulunmuş. Ödül verilmeyen çocuklar ise özgün, yaratıcı resimler yapmışlar. Bu da demektir ki ödül belli davranışın tekrar edilmesini sağlamak için işe yarıyor ancak içsel motivasyonu, yaratıcılığı köreltebiliyor. 

Özellikle okul öncesi dönemde iyi davranışı teşvik etmek adına nadiren de olsa çıkartmalar vermek mümkün.  ‘Çok güzel olmuş!’ gibi sözler de ödül yerine geçiyor. Ancak yapılan her resmin muhteşem olduğunu söylemek, çocuk yapması gerekenleri yapmadığında bile onu övgüye boğmak hem sorumluluk duygusunun gelişmesini engelliyor hem de çocuğun özgüvenine zarar veriyor. ‘’İyi şeyler yaptığımda baksana nasıl da seviniyorlar, ben hep onları sevindirmeye çalışayım’’ deyip performans odaklı olabiliyor.  

Ödül ve övgüde sonuca değil, çocuğunuzun çabalarına vurgu yaparsanız çok daha olumlu olur çünkü çocuklar sonuç odaklı oldukları zaman en ufak bir başarısızlıkta dağılabiliyorlar. 

Cezaya gelince, çocuk eğitiminde cezaya yer vermek doğru değil. Olumsuz davranışı önlemenin ceza vermek dışında birçok yolu var. Çocuklara vurmak, bağırmak, küçük düşürmek, utandırmak, bir yere kapatmak, küsmek gibi cezalar onların özgüven ve benlik saygısında yaralar bırakıyor, ebeveynleri ile arasındaki güven ilişkisini bozuyor. 

Ceza yerine ‘En sık uygulanan time out yani mola yöntemi. Olumsuz bir davranışta bulunan çocuk odasına gönderiliyor.  Ancak bu çok da doğru değil. Çocuğun bir yetişkinle bağlantı hissini kaybetmesine izin vermemeli.
Bazı durumlarda ortamdan uzaklaşmak gerekiyor ancak ceza köşesi değil rahatlama köşesi yapılması daha doğru. Ayrıca doğru davranışı bizden görmeleri çok önemli. Buna model olmak diyoruz. 

2 Ekim 2014 Perşembe

ANNE VE BABALAR İÇİN ÖNEMLİ KONU ...BEZ DEĞİŞTİRMEK VE BEZ BAĞLAMAK...


Yeni doğan bir bebek günde ortalama 6 defa altını ıslatır.Bebeğiniz altını ıslatır ıslatmaz hemen mutlaka bezini değiştirin. Pişik oluşumunu engellemek için sık sık bezini değiştirmekte fayda vardır. Pişik olursa eğer bebeğinizin tenine zarar vermeyecek bir pişik kremi sürebilirsiniz.

Kız ve erkek çocuklarının altını temizlerken yukarıdan aşağıya doğru silinmelidir.Sadece anne sütü ile beslenen bebeklerin dışkıları sarıdan yeşile kadar çeşitlilik gösterir.Bebeklerin ilk aylarında dışkı sayıları fazladır. (6-8 kez).Anne sütü ile beslenen bebeklerin de dışkıları cıvık olur. Erkek bebeklerde sünnet derisini geriye çekip temizlemeye çalışmayın.

Bebeklerde göbek bağı ne zaman düşer?



         Göbek bağı ya da göbek kordonu anne karnındaki bebeğin beslenmesine yarayan dokuya verilen isimdir. Plasentadan gelen besin ve oksijeninin bebeğe aktarılmasını sağlar. Doğumla birlikte işlevi sona erer. Bu bağ, bebek doğduktan hemen sonra steril şartlarda ve belli bir uzaklıkla kesilir. Bu bağın uygun koşullarda kesilmesi çok önemlidir. Çünkü aksi takdirde anneden bebeğe veya bebekten anneye fazla kan transferi olabilir. Ayrıca, göbek bağının hijyenik olmayan bir ortamda kesilmesi tetanoza varan sonuçlara yol açabilir.

Bebeğin doğumundan sonra göbek bağı düşene kadar günlük bakımı yapılmalıdır. Günde iki kez alkol ve steril gazlı bez ile pansuman yapılmalıdır. Göbek bağı yoluyla bebeğin vücuduna enfeksiyon girebilir, o nedenle bu pansumana çok özen gösterilmesi gerekir.

Göbek bağının bebek doğduktan sonra 3 ile 20 gün arasında düşmesi normaldir. Bu süre daha da uzarsa bebeğin bağışıklık sistemiyle ilgili bir problem olabilir. Bu nedenle mutlaka doktora başvurulması gerekir. 

Bebek doğduktan 2 gün sonra yıkanabilir. Genellikle bebeğin göbek bağı düşüne kadar yıkanmayacağı ile ilgili yaygın bir inanış vardır.  Oysaki göbek bağı bebeğin yıkanması ile ilgili herhangi bir engel oluşturmaz. Ancak yıkanmadan önce ve sonra göbek bağının bakımına çok özen gösterilmelidir.
Eğer videolu öğrenmek isterseniz linki tıklayın lütfen. 

Yeni doğan bebekleri giydirirken nelere dikkat edilmelidir?

Yeni doğan bebekleri giydirirken, ilk önce kafasını geçirmekte yarar vardır. Özellikle seçtiğimiz tulum ya da bodylerin esnek bir yapısı olması ya da yan tarafında bir çıtçıtı olması gerekir. Kafasını geçirdikten sonra, kollar ve vücudunu geçirebilirsiniz. Üste giydirilen tulumun önde çıtçıtının olmasında yarar vardır.( Videolu anlatımı aşağıdadır.) 



Bebeğimizin diş çıkarmak üzere olduğunu nasıl anlarız? Bebeğin diş çıkarırken çektiği ağrıyı nasıl azaltabiliriz?

Diş çıkarma dönemlerinde bebeklerin huzursuzluğu çoğumuz için büyük bir sorundur. Ne yapacağımızı bilemez, belki de onunla birlikte ağlamaya başlarız biz de. Özellikle ilk dişlerin çıkmaya başladığ 4-6 aylık dönemde, bebeğin ağrısını dindirmek için neler yapabileceğinizi biliyor musunuz?